Sosyal Medya

Dünya

Kendi ülkesinde nefes alamayanlar: ABD’nin siyahları

İşini yarıda kesti ve konuşmaya başladı: "Çocuklarıma tek tek anlattım. Polis görünce nasıl davranmaları gerektiğini artık biliyorlar. Bilmiyorsan sana da anlatayım."



Sonra durdu, yüzüme baktı, devam etti: "Gerçi sana lazım olmaz. Yabancısın ama beyazsın. Polis nasılsa sana bir ÅŸey yapmaz."

KonuÅŸan, New York'ta ağırlıklı siyahların yaÅŸadığı Harlem'de bir cafenin çalışanlarından. Jamaika asıllı ama kendi deyimiyle "tüm seçimlerde oy veren, vergisini ödeyen ve bu ülkenin bir parçası olmaktan gurur duyan" siyah bir ABD vatandaşı.

Onun ülkesinde yabancı olan benim. Ancak ne kadar vatandaÅŸlık yükümlülüklerini yerine getirse, pasaportu cebinde olsa da kendi yurdunda yabancı hissedense o.

Aslında bu, şu aralar genel olarak ABD'deki siyahların hissiyatını yansıtıyor.

Çok kısa aralıklarla yaÅŸanan iki olay, ırkçılığın yasal olduÄŸu günleri hatırlayanların torunlarının bu yabancılığını daha da artırıyor.

'Adalet istiyoruz'

New York'ta birçok kiÅŸi "Eller yukarı, ateÅŸ etme!" yazılı pankartlarla sokaktaydı.

Önce Ferguson'da 18 yaşındaki silahsız siyahi genç Michael Brown'u vurarak öldüren polis memuru Darren Wilson'ın, sonra da New Yorklu Eric Garner'ı boÄŸazını sıkarak etkisiz hale getirirken ölümüne neden olan polis memuru Daniel Pantaleo'nun yargılanmasına gerek olmadığına hükmedildi.

Daha Brown'un ölümüyle ilgili geliÅŸmelerin ateÅŸinin dumanı tüterken gelen Garner kararı, ABD'nin dört bir yanında protestoların yeniden baÅŸlamasına neden oldu.

Bu kez protestoların merkezi New York.

Kentin farklı meydanlarında toplanan binlerce kiÅŸi 'adalet' taleplerini dile getiriyor. Bazı üniversitelerde dün ders boykot eylemi yapıldı.

Ferguson'daki olayda Brown ile Wilson arasındaki diyalogdan esinlenilen "Eller yukarı, ateÅŸ etme" sloganının yanında bu kez de Garner’ın ölmeden önceki son sözleri olan "Nefes alamıyorum" eylemcilerin sloganına dönüÅŸmüÅŸ durumda.

Protestocular yolları kapamanın, Harlem’e yürüyüÅŸe geçmenin yanı sıra kentin belli baÅŸlı cadde ve meydanlarında Garner’ın ölümünü temsilen dakikalarca hareketsiz bir ÅŸekilde yere yatıyorlar.

Haliyle, son üç gündür New York’ta güvenlik önlemleri de artırılmış durumda. Helikopter sesleri ve her köÅŸe başında park etmiÅŸ polis arabaları günlük hayatın bir parçası artık.

Cumhuriyetçiler bile savunamadı

Esasen Garner'ın ölümüyle ilgili kararın büyük bir ÅŸaÅŸkınlıkla karşılandığını söylemek mümkün.

Zira, Brown davasında çıkan kararı hukuk çerçevesinde açıklayabilenlere rastlamak mümkün.

Özellikle savcının davaya iliÅŸkin delilleri bir bütün içinde sunamadığı, Brown'un da polisin yanlış anlayabileceÄŸi ÅŸekilde davrandığını söyleyenler var.

Ancak Brown davasında polisi haklı görenler bile, Garner davasından çıkan kararı ÅŸaÅŸkınlıkla karşıladı.

Bu isimlerden birisi de muhafazakarlara yakınlığıyla bilinen Fox News'un hukuk analistlerinden, eski yargıç Andrew Napolitano.

Napolitano, karar karşısında "ÅŸoke olduÄŸunu ve kararı anlamakta zorlandığını" söyledi.

Polise yönelik önlemler kapıda

Sokak gösterilerine Beyaz ABD'lilerden de büyük destek geldi.

Kararın gerekçesi ne olursa olsun, son dönemde artan ve siyahlara yönelik ayrımcılık kanaatini güçlendiren benzer olaylar karşısında ABD'de iki tartışma yaÅŸanıyor.

Bunlardan ilki, polisin bu kadar rahatlıkla sivilleri vurabiliyor ve sonrasında da yargılanmadan kurtuluyor olmasını saÄŸlayan hukuki ve yasal çerçeve.

Böyle davalarda, iddia makamının "polisin zor kullanarak kurbanların kiÅŸi hak ve özgürlüklerini elinden kasten aldığını" ispat etmesi gerekiyor.

Hukukçulara göre böylesine sübjektif bir standardı yakalamak hiç de kolay deÄŸil.

Zaten bu nedenden olsa gerek, siyasetçiler de deÄŸiÅŸiklikler yapmak üzere kolları sıvamış durumda. Åžimdi polislere verilen eÄŸitimin deÄŸiÅŸtirilmesi, üzerlerine kamera monte edilmesi ve Büyük Jüri yapısının gözden geçirilmesi konuÅŸuluyor.

'Polis kendini iÅŸgal gücü gibi görüyor'

New York'taki gösterilerde polis çok sayıda protestocuyu gözaltına aldı.

Ä°kinci tartışma ise çok daha farklı bir boyuta sahip. Son yaÅŸananlar ABD'de 'yapısal ırkçılık' olduÄŸu yorumlarının daha yüksek sesle dile getirilmesine neden oluyor.

Polisin ve yargı sisteminin siyahlara farklı muamele yaptığının artık ayyuka çıktığı ifade ediliyor.

New York polisine daha önce kötü muamele davaları açarak hukuk savaşı baÅŸlatan sivil toplum kuruluÅŸu Anayasal Haklar Merkezi'nin Direktörü Vincent Warren, konunun 'polis içindeki üç-beÅŸ çürük elmadan ibaret olmadığı' görüÅŸünde.

New York Times'a yazdığı sert yazıda, polisi ve sistemi yerden yere vuran Warren'a göre "polis, ten rengi farklı olan toplulukların yaÅŸadığı yerleri savaÅŸ bölgesi, kendisini de iÅŸgal gücü gibi görecek ÅŸekilde eÄŸitiliyor."

Warren'ın da dikkat çektiÄŸi 'yapısal ırkçılık' o kadar hissedilir hale gelmiÅŸ durumda ki, bu durum üst düzey kamu yöneticilerinin açıklamalarına da yansıyor.

Belediye başkanı bile korkuyor

Son olarak, New York Belediye BaÅŸkanı Bill de Blasio da melez oÄŸlunun güvenliÄŸinden endiÅŸe duyduÄŸunu açıkladı.

Blasio, siyahi eÅŸiyle birlikte yıllarca oÄŸullarını bu konuda eÄŸitmek zorunda kaldıklarını, çünkü "esas iÅŸi insanları korumak olan polis memurlarıyla karşılaÅŸtığında dikkatli davranması gerektiÄŸini gösteren çok sayıda vaka yaÅŸandığını" ifade etti.

ABD'de ırkçılık hala hassasiyetini koruyan bir konu.

Bir yanda farklı din, ırk, cinsel yönelim ve etnik kökene sahip insanlara fırsat eÅŸitliÄŸi saÄŸlanmasına dair, ayrımcılığı önleyen çok ciddi yasal düzenlemeler mevcut.

DiÄŸer yanda ise pasaportunu taşımasına raÄŸmen kendisini hala bu ülkede yabancı hisseden "farklı" insanlar...

Ve görünüÅŸe göre sistem, kendi sistemsel sorunlarını çözmekte bu kez epey zorlanacak.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.